ANA SAYFA |
İşyeri sigorta poliçesi-hırsızlık
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Asliye 3.Ticaret Mahkemesi'nce verilen 29.05.2003 tarih ve 2001/...-2003/... sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi duruşmalı olarak davalı vekili tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 12.10.2004 günde davacı avukatı .. ile davalı avukatı .., temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraflar avukatları dinlenildikten sonra, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının işyeri sigorta poliçesi ile hırsızlık rizikolarına karşı da sigorta güvencesi verdiği müvekkilinin işyerinde 19.04.2001 tarihinde hırsızlık yapılması sonucu 4.500.000.000.-TL zarar oluştuğunu ileri sürerek, bu miktarın riziko tarihinden itibaren %84 ticari faiz ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili, olay sonrasında görevlendirilen eksperce davacının defterlerinin incelendiğini ve defter giriş ve çıkış kayıtlarının sağlıklı tutulmadığının, faturasız mal giriş ve çıkışı bulunduğunun saptanıp herhangi bir hasar tespit edilemediğini, istenen faizin yüksek olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna göre, hırsızlık sonucunda sigortalı işyerinden 4.500.000.000.-TL.lık zarar oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, bu miktarın 20.04.2001 tarihinden itibaren yasal ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, işyeri sigorta poliçesi ile hırsızlık rizikolarının sigorta örtüsüne alınmış olmasına dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki 23.02.2001 tarihli sigorta poliçesinin özel koşulları 5 nci maddesinde hasar gerçekleştiğinde tazminat, ancak giriş-çıkış ve envanter kayıtları ile diğer bütün evrakın inceleme ve saptanması sonucunda ödeneceği, sigortalının varlığını belge ile kanıtlayamadığı emtia ve demirbaşlar için herhangi bir tazminat talebinde bulunamayacağı belirtilmiştir.
Somut olayda poliçe özel koşullarının 5 nci maddesi ile zararın tespitinin giriş, çıkış ve envanter kayıtları ile yapılacağı, belge ile kanıtlanamayan emtialar için tazminat talebinde bulunulamayacağı benimsendiğine göre, bilirkişi raporunun da öncelikle bu çerçevede düzenlenmesi gerekmektedir. Ne varki, mahkemenin hükme esas aldığı bilirkişi raporunda davacının defterlerinin TTK.nun ve Vergi Usul Kanunu hükümlerine uygun biçimde tutulmadığı belirtilmiş varsayımlara dayalı olarak da rizikodan bir gün önceki stok durumu belirlenmeye çalışılmış olup, bu tespitinde yeterli olmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, sigorta poliçesi özel koşullarındaki zarar tespitine ilişkin delil sözleşmesi de dikkate alınmak suretiyle davacının uğradığı gerçek zarar inandırıcı bir şekilde belirlenebilmesi için varsayıma dayalı hükmün bozulması gerekmiştir.
2- Ayrıca, hüküm fıkrasında, tazminata yasal ticari faiz uygulanmasına karar verilmiş olup, faizin niteliği ve oranı tereddüde yer vermeyecek biçimde açıklanmamış, infazda duraksamaya yol açacak bir ifade biçimi kullanılmıştır. O halde, davalının bu yöne ilişen temyiz itirazının da kabulü gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda 1 ve 2 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle kararın davalı yararına BOZULMASINA, takdir edilen 375.000.000.-TL duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 14.10.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay Karar Arşivi