ANA SAYFA

 

CİF Satış şeklinde gerçekleşmeyen satışlarda satıcının sigorta ettirmekte hukuki yararı


Yargıtay 11 Hukuk Dairesi   Esas : 1999/007548   Karar: 1999/009524   Tarih: 25.11.1999

  

Taraflar arasındaki davanın Ankara Asliye 7.Ticaret Mahkemesince görülerek verilen 4.3.1999 tarih ve 1997/50-1999/40 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi ...tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili; müvekkili sigorta şirketi tarafından Nakliyat Sigorta Poliçesi ile sigortalı ... ye ait akülerin Türkiye'den Moskova'ya taşımasının davalı tarafından yapıldığını, malların çalınması nedeniyle alıcısına teslim edilmediğini ileri sürerek sigortalılarına ödedikleri 9.164.579.787 TL'nın 26.9.1996 ödeme tarihinden itibaren reeskont faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir.

 

Davalı vekili, taşınan yükünün 2.8.1996 tarihinde alıcısına teslim edildiğini, çalınmanın daha sonra olduğunu, alıcı R..-..S firmasının sürücülerin dil bilmemesi nedeniyle olaya hırsızlık süsü vererek polise müracaatı sağladığını, yükün alıcı firmanın gösterdiği yere boşaltıldığını, Ankara'dan yanlış yere yükün boşaltıldığının bildirilmesi üzerine depoya gidildiğinde yükün çalındığının öğrenildiğini, satıcının emtia bedelini alıcının açtırdığı akreditif hesabından tahsil ettiğini, satıcının bu nedenle sigorta tazminatını alamayacağını, davacının ihtarının faiz başlangıcında esas alınacağını, TTK.nun 785.madde uyarınca tazminatın hesabının gerektiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.

 

Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından alıcı ile satıcı arasındaki satışın ibraz edilen faturadan anlaşılacağı üzere CİF satış şeklinde olduğu, alıcının fatura bedelinin transferini banka yoluyla yaptığı satıcının bu bedelleri aldığı, bilahare malın çalındığı iddiasının çıkması üzerine satıcı sigortadan parayı tahsil ettiği, ancak nezdinde aynı satışa ait banka havalesini de muhafaza ettiği, daha sonra düzenlenen Döviz Alım Belgesi ile başka bir alacağa mahsup etmek suretiyle alıcıya iade ettiği, malın usulüne uygun tesliminden sonra çalınma nedeniyle davalının sorumlu olmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

 

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

 

Mahkeme karar gerekçesi ve onun dayanağını teşkil eden bilirkişi kurulu raporunda da belirtildiği gibi TTK.nun 1139. ve onu izleyen maddelerinde düzenlenmiş bulunan CİF satışta, satıcı satış konusu malların taşıma yapılacak nakliye aracına usulüne uygun şekilde yükletildikten ve taşıma sırasında oluşacak hasarlar da alıcı adına sigorta ettirilip, ücreti ödendikten sonra, aynı yasanın 1143.maddesi hükmü uyarınca satış konusu mallar üzerinde satıcının artık bir menfaati kalmayacağından bu malların satıcı lehine sigorta yapılması ve taşıma sırasında oluşacak hasarlardan dolayı sigortacının satıcıya ödeme yapmasının geçerli olmadığı ve bu sebeble de sigortacının halefiyet hakkının gerçekleşmeyeceğinin ilke olarak kabulü gerekir.

 

Ancak, dava dosyasının incelenmesinden, dava dışı alıcı ile dava dışı sigorta ettiren satıcı arasında düzenlenen bir yazılı satış sözleşmesinin bulunmadığı görülmektedir. Bu durumda satışın niteliğinin tesbiti dosya içindeki diğer belgelere göre yapılmalıdır. Dava dışı sigorta ettiren tarafından düzenlenen 18.7.1996 tarihli faturada emtia bedeli CİF toplam değer üzerinden gösterilmiş ve ihracatın vesaik mukabili olduğu açıklanmıştır.

 

 

Dava dışı sigorta ettiren ile davalı arasında düzenlenen CMR Hamule senedin de ise, satışın niteliği konusunda bir açıklama bulunmamaktadır. Davanın dayanağını teşkil eden Nakliyat Sigorta Poliçesi ise, sigortalı satıcı tarafından kendi deposundan, alıcı firma deposuna kadar oluşacak rizikolara karşı teminat sağlanmak üzere kendisini menfaatdar ve sigortalı olarak göstererek mal bedeli 100.710.00 USD doları üzerinden sigorta ettirmiştir. Poliçenin alt tarafında alıcı firmanın gösterilmiş olması poliçenin niteliğini etkileyemez. Yine dosya içerisinde bulunan 23.8.1996 tarihli belgede yüklerin şoförlerin kandırılması sonucu başka depoya konulduğu ve bu depoya yapılan baskında da malların bulunamadığının belirtildiği bundan başka da hırsızlığa ait belge olmadığı anlaşılmıştır.

 

O halde, dava dışı alıcı ile dava dışı satıcı arasındaki satışın faturalardaki kayda rağmen CİF satış şeklinde gerçekleştirilmediği, mal bedelinin vesaik mukabili ihracat esaslarına göre, teslimden sonra teslim edilen mal miktarına göre ödeme yapılacağı da Döviz alım belgesinden anlaşılmasına, dava dışı satıcının da Nakliyat Sigortası ile satış konusu malları kendi deposundan alıcının deposuna ulaşıncaya kadar oluşacak rizikolara karşı bizzat kendi adına sigorta ettirmesi karşısında, bu şekilde gerçekleşen bir dış satımda satış konusu malların dava dışı alıcıya teslimine kadar geçecek süre içerisinde dava dışı satıcının TTK.nun 1311.maddesinin yollaması ile aynı yasanın 1339.maddesi uyarınca menfaat sahibi olması dolayısıyla, sigorta ettirmekte hukuki yararı bulunmaktadır.Nitekim, dava dışı satıcı sigorta poliçesini kendi lehine düzenlettirmiş olması ve bu poliçeyi TTK.nun 1150.maddesi hükmü uyarınca alıcıya intikal ettirilmemiş olması da bu hususu doğrulamaktadır.

 

O halde, yukarıda yapılan açıklamalar karşısında olayın özelliği dikkate alınarak davacı sigortacının malın satıcısına sigorta tazminatı ödemiş olmasında ve bu geçerli ödemeye dayanarak TTK.nun 1361.maddesi hükmü uyarınca halefiyet ilkesi gereği davalı taşıyıcıya karşı işbu davayı açabileceğinin kabulü gerekir.

 

2-Ayrıca, teslim, taşıyanın taşınmak üzere aldığı yükü yolculuğun sonunda gönderilenin muvafakatiyle onun vasıtalı veya vasıtasız zilyedliğine terk etmesidir. Teslim, iki tarafın iradesine dayanan bir işlem olup taşıyıcının taşıma sözleşmesinden doğan mükellefiyeti ancak bu suretle gönderilene geçerli bir teslim ile taşıyıcının sorumluluğu sona ermez. Nitekim davacı, malın alıcısına hiç teslim edilmediğini ileri sürdüğüne göre bu araştırılmalıdır. Satış bedeli alıcı tarafından sigortalıya teslim alınmadan ödendiği kabul edilse bile sonuç itibariyle bu ödemenin haksız zenginleştirme oluşturacağı ileride alıcının satıcıdan tahsil imkanı olduğundan mükerrer talep de yoktur. Mahkemece dosyada malın çalındığına dair 23.8.1996 tarihli belgenin akıbeti ve tarafların bu konuda sunacağı belgeler incelenerek hırsızlık olayının alıcıya yükün yukarıda açıklandığı gibi usulüne uygun tesliminden önce mi, yoksa sonramı olduğunun tesbiti ile sonucuna göre bir karar verilmek gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm tesisi doğru görülmemiştir.

 

SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) nolu bendlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 25.11.1999 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Yargıtay Karar Arşivi