İnşaat Sigortası bakım devresi teminatı- Sel Hasarı
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/9640
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret (Kadıköy 3.Asliye Ticaret) Mahkemesi’nce verilen ........kararı onayan Daire’nin 22/01/2013 gün ve 2011/919-2013/1334 sayılı kararı aleyhinde davalı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin üstlendiği yol inşaatının 85’i koasürans esası üzerinden davalı tarafından sigorta örtüsüne alındığını, tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, sigortalı yol inşaatının 21-22.03.2007 tarihinde meydana gelen sel nedeniyle hasara uğradığını, genişletilmiş bakım teminatının da verildiğini, başvuruya rağmen sigorta tazminatının ödenmediğini ileri sürerek, 857.292,792 USD’nin reeskont faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkiline husumet düşmeyeceğini, sigorta sözleşmesini Umman’da mukim D... firmasının imzaladığını, rizikonun 1 yıllık inşaat devresi bittikten sonra meydana geldiğini, daha sonra genişletilmiş bakım devresi klozunun başladığını, anılan kloza göre bir veya birden çok yüklenicinin sigorta konusuna verdiği zararlar ile inşaat süresi içinde veya kati kabul öncesi meydana gelmiş olmak koşuluyla bakım devresi içinde ortaya çıkan kayıp ve zararların teminat altına alındığını, rizikonun inşaat süresi içinde kısmi veya kati kabul öncesi meydana gelmediğini, teminat içinde bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karar, davalı vekilinin temyiz istemi üzerine Dairemizce onanmıştır.
Bu kez davalı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Dava, inşaat all risks sigorta poliçesine dayalı hasar bedelinin tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece zeyilname ile inşaat bitiş tarihinin 14.12.2006 gününe uzatıldığı, doğal afetlerdeki muafiyetin 100.000 USD’ye çıkarıldığı, poliçe konusu işe ait inşaat süresinin proje sahibi kuruluşun geçici kabulüne göre değil, kısmi yada kesin kabulüne bağlı bulunduğu, RE 004 genişletilmiş bakım klozu teminatının da bu dönemi koruma altına aldığı, anılan klozun 2.2. maddesi uyarınca sel rizikosunun teminat içinde olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Somut olayda davacının yüklenicisi bulunduğu inşaat nedeniyle davalı şirketin tanzim ettiği poliçenin süresinin zeyilnameler ile 14.12.2006 tarihine kadar uzatıldığı, bu sürenin dolması ile birlikte on iki aylık bakım devresi teminatının başladığı, poliçede Munich Re 004 Genişletilmiş Bakım (12 ay) Klozunun bulunduğu ve inşaattaki hasarın 21-22.03.2007 tarihinde meydana gelen sel afeti nedeniyle oluştuğu konularında taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, bakım devresi içinde sel nedeniyle meydana gelen hasarın, teminat kapsamında olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
İnşaat sigortalarında inşaat faaliyetlerinin başladığı tarihten geçici kabulün onaylanmasına kadar devam eden süre, inşaat süresini oluşturur. Bu aşamadan sonra kesin kabule kadar geçecek süre ise teminat süresi veya bakım devresi olarak adlandırılır. İnşaat sigortasında maddi sigorta süresi, sigorta sözleşmesinde gösterilen esas inşaat süresi ile sınırlıdır. Bununla beraber müteahhidin faaliyetleri ve sorumluluğu, geçici kabulden sonra da devam eder. İnşaat sigortası sadece esas inşaat süresi için koruma sağladığından, bu süreden sonra da sorumluluğu devam eden müteahhidin, bakım devresi için sigortacı ile anlaşması ve ek prim ödemesi gerekir. İnşaat sigortalarındaki bakım devresinde sigortacı açısından risk azalmaktadır. Bu devrede poliçe all risks özelliğinden çıktığından, sadece eksikliklerin tamamlanması sırasında ve genellikle bu faaliyetlerle sınırlı olarak, müteahhit tarafından gerçekleştirilen zarar ve hasarlar güvence altına alınmaktadır. Bu nedenle bakım devresinde meydana gelen ziya ve hasarların teminata dahil sayılabilmesi için müteahhidin sorumluluğunda olan bir sebepten kaynaklanması gerekir. Doğal afetler, yangın, hırsızlık gibi nedenlerden kaynaklanan ziya ve hasarların sorumluluğu da müteahhide ait olmakla beraber, bu ziya ve hasarlar eksikliklerin giderilmesi faaliyetleri ile ilgili olmadığından, bakım devresi teminatı dışında kalır (MR 003 ve 004). Bu türden riskler için müteahhidin işletme sigortası yaptırması tavsiye edilmektedir (Yrd. Doç. Dr. Ali Ayli, İnşaat Bütün Riskler Sigortasında Riziko, Ankara 2012, s: 149-150).
Somut olayda da mahkemece karar yerinde, hasarın meydana geldiği tarihte sigorta konusu işin kısmi ya da kesin kabulünün yapılmayıp geçici kabulünün yapılmış olduğu, bu süreçte inşaat işinin devam ettiği ve bakım klozu teminatının yürürlükte bulunduğu, bu nedenle de Munich Re 004 Klozunun 2. bendindeki şartın gerçekleştiği ve hasarın teminat kapsamında olduğu gerekçesiyle dava kabul edilmiştir. Oysa yukarıda da açıklandığı üzere inşaat sigortasında maddi sigorta süresi, sigorta sözleşmesinde gösterilen esas inşaat süresi ile sınırlıdır. Somut uyuşmazlıkta da sigorta sözleşmesinde poliçenin bitiş tarihi, zeyilnamelerle 14.12.2006 tarihine kadar uzatılmıştır. Bu süre aynı zamanda geçici kabulün yapıldığı tarih olup, poliçeye göre anılan tarih itibariyle inşaat süresi bitmiş ve bakım devresi başlamıştır. Poliçede belirtilen son sürenin bitimi ile inşaat all risks teminatı sona erer ve sadece belirli riskleri karşılayan bakım devresi teminatı başlar. İnşaatın fiilen bitirilmemiş olduğu gerekçesiyle inşaat süresinin kısmi veya kesin kabul tarihine kadar uzadığının kabul edilmesi, poliçede bakım dönemi için ek teminat verilmesini anlamsız kılar. Ayrıca hem bu şekilde inşaat süresinin kesin kabul tarihine kadar uzadığının, diğer bir deyişle dava konusu hasarın inşaat süresi içinde meydana geldiğinin söylenmesi hem de hasarın bakım teminatı kapsamında bulunduğunun kabul edilmesi, kendi içinde de çelişkilidir. Kaldı ki yüklenici davacı dahi, inşaatın bitmemesi sebebiyle ilk poliçenin süresi sona ermesine rağmen davalı sigorta şirketi ile zeyilname düzenlemek suretiyle inşaatın bitiş tarihini geçici kabul tarihi olan 14.12.2006 tarihine kadar uzattığını, geçici kabul ile birlikte bakım devresi teminatının başladığını, zararın da bakım devresinde meydana geldiğini açıkça kabul etmektedir. O halde somut uyuşmazlık yönünden, taraflar arasında bu dönemde uygulanacağı ihtilafsız bulunan Munich Re 004 Klozunun ikinci bendine ne anlam verileceği önem kazanmaktadır.
Bu bende göre ancak “inşaat süresi içinde meydana gelip de sonuçları bakım devresi içinde ortaya çıkan kayıp ve zararlar” sigorta teminatına dahildir. Somut olay yönünden de sel rizikosunun, anılan hüküm uyarınca teminat kapsamında kalması için 14.12.2006 tarihinden önce meydana gelmesi, ancak sonuçlarının yani zararın, bakım devresi içinde ortaya çıkması gereklidir. Dolayısıyla mahkemenin inşaat süresi dışında (geçici kabul tarihinden sonra) ve bakım devresi içinde meydana gelen sel hasarının bu madde kapsamında teminata dahil olduğunu kabul etmesi doğru değildir.
Klozun başlangıcında poliçe şartlarına ve ekli zeyilnamelere yapılan atıf da inşaat süresi için poliçede verilen tüm teminatların, bakım devresi için de geçerli olduğu anlamına gelmez. Zira yukarıda da belirtildiği gibi bakım devresinde poliçe, all risks özelliğinden çıktığından ve sigortacı açısından risk azaldığından, Munich Re 004 Klozu ile sadece klozda belirtilen iki hal teminat kapsamına alınmaktadır. Aksinin kabulü, sigortacı için riskin azaldığı bakım devresinde, inşaat all risks teminatlarına, anılan klozda belirtilen iki teminatın daha ilave edildiği anlamına gelir ki bu kabul şekli, anılan klozun amacıyla ve bakım devresinin niteliği ile bağdaşmaz.
Bu itibarla mahkemece, sel olayı nedeniyle meydana gelen dava konusu hasar bedelinin, Munich Re 004 Klozunun ikinci bendi uyarınca teminat kapsamında kalmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle yerel mahkeme kararının bozulması gerekirken onandığı anlaşıldığından, Dairemizin 22.01.2013 tarih ve 2011/919 E., 2013/1334 K. sayılı onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 22.01.2013 tarih ve 2011/919 E., 2013/1334 K. sayılı onama kararının kaldırılarak, kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin, temyiz ilam ve karar düzeltme harcının istek halinde karar düzeltme isteyenlere iadesine, 09/07/2013 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi. "
(Av.Kamil Özbasan arşivinden)
Yargıtay Karar Arşivi